TABİATTAKİ MUCİZELER: ARILAR

           

Balkonunuza arıların sevdiği çiçekleri ekin' - Güncel yaşam haberleri

İnsan olarak genel özelliğimiz; bir şeyin önemini kaybedince anlamaktır. Örneğin; hasta olunca sağlığın, sıkışınca boş zamanın, iklimler değişince küresel ısınmanın, arılar yok olmaya başlayınca da insanlığın yok olacağı korkusu ile bu canlıların önemini kavramamız gibi.

            Ne zaman ki ABD’de ki arıların yok olamaya başlaması, ülkemizde de buna benzer olayların görülmesi sonucunda, çağımızın büyük bilim insanı olan Einstein’ın meşhur sözünü hatırladık. Einstein ne demişti “Dünyada arılar yok olursa 4 yıl sonra insanlığın da sonu gelir”. Acaba arıların veya herhangi bir şeyin önemini kaybetmeden anlamayacak mıyız? Gerçekten arılar yok olursa böyle bir şey olabilir mi?

            Tabiattaki çalışkan canlılardan olan arılar hakkında ne kadar bilgi sahibiyiz?

Arılar; tabiattaki en çalışkan, hiyerarşinin en harikulade bir şekilde hiçbir karışıklığa meydan vermeden uygulandığı bir topluluktur. Sosyal böcekler olarak, topluluk yaşamı sürdüren bal arıları herhangi bir yuvada aile (koloni) oluştururlar. Aile yaşamında iş bölüşümü, yardımlaşma ve çalışkanlık temel kurallardır. Bir bal arısı ailesi, birinin görevini diğerinin yapamadığı morfolojik ve fizyolojik özellikler bakımından farklı üç değişik bireyi içerir ki bunlar; 1 adet ana arı, sayıları mevsimlere göre değişen işçi arı (10 bin – 80bin arasında) ve erkek arılardır (100- 150). Kovandaki işlerin aksatılmaması ve düzenin sağlanmasında en büyük görev işçi arılarındır. İşçi arıların ömürleri yaklaşık 42 gündür. Birinci 21 günde kovan içinde iç hizmet arısı olarak; temizlik, yavrunun ve ana arının beslenmesi, arı sütü salgılama, balın olgunlaştırılması, mum salgılayarak petek örme ve kovan girişinde bekçilik gibi görevleri üstlenirler. Çıkıştan sonraki ikinci 21 günde ise dış hizmet arısı olarak; nektar (bal özü), salgı, polen, su ve propolis toplarlar.        

            Ayrıca arılar zeki hayvanlardır. Avustralyalı bir araştırmacı, bal arılarının 4’e kadar sayabildiklerini ortaya çıkardı.

            Arıların yapmış olduğu altıgen prizma şekli peteklerin dayanıklılığı ve en fazla bal alması yıllar boyunca matematikçiler ve fizikçiler arasında çözülmesi gerekli bir problem olarak karşılarında durmuştur. Bu bağlamda arılar hangi geometrik şekli yaparsa petekler daha dayanıklı ve daha fazla bal alır diye kafalarını yormuşlardır. Hatta buldukları sonuçlarla arıların yanlış yaptığını ortaya koydukları teorileri yıllar boyunca kabul görmüştür. Bu teorinin ortaya atılışından yaklaşık 400 yıl sonra bir matematikçinin, meslektaşının formüllerde hesaplama hatası yaptığını bulması ve arıların en doğru şekli kullandığını ispatlaması ile son bulmuştur.

            Bizler bu zeki hayvanları bizlere sadece bal veren canlılar olarak mı biliyoruz? Başka faydaları yok mu? Acaba böyle mi?

            Arılar, tabiattaki yaklaşık 130 bin bitki türünü tozlar. Dünya genelinde insan gıdasının %90’ını karşılayan 82 bitki türünün 63’ü (%77) arılar tarafından tozlanır; eğer bu olay olmazsa bitkiler tohum bağlayamaz ve neslini devam ettiremez. Mesela elma, armut, şeftali, kayısı, vişne, kiraz, kavun, karpuz, kabak gibi doğrudan insan gıdası olarak tüketilen bitkilerde; ayçiçeği, aspir, kolza, pamuk, şekerpancarı gibi endüstriyel bitkiler; yonca, korunga, çayır üçgülü, aküçgül, fiğ gibi yemlik bitkilerinde tohum için mutlak olarak arılara ihtiyaç duyulmaktadır.

            Erozyon engellemede de arılardan faydalanıla bilir mi? Özellikle arılar tarafından tozlaşmaları sağlanan; Asteraceae, Boraginaceae, Brassicaceae, Campunalaceae, Compositae ve fabaceae gibi bitkiler arıların tozlaşmasına ihtiyaç duyar. Bu bitkiler toprağın erozyona uğramasını engelleyen, toprağı tutan bitkilerdir.

            Sizce arılar yok olursa insanlık yok olur mu?

Propolis: Propolis işçi arılar tarafından ağaçlardan toplanan ve yine işçi arılar tarafından kovanda çatlak yerlerin kapatılmasında, kovana giren ve ölen yabancı böceklerin kokuşmasının önlenmesinde, petek hücrelerinin ve kovan iç cidarının parlatılmasında ve yavru alanlarının hastalıklardan korunmasında kullanılır. Bileşiminde reçine, polen, balmumu, eterik yağlar, değişik organik ve inorganik bileşikler vardır. Brezilya, Çin, Japonya gibi bazı ülkelerde önemli miktarlarda üretilip insan sağlığında kullanılmasına karşın ülkemizde yeterince bilinmediği için yeterli üretimi ve tüketimi yapılmamaktadır.

Bunları biliyor musunuz?

Arılar; 500 gram bal için 3 milyon 750 bin defa çiçeğe konup kalkar.

Bir kilo bal için 40 bin arı 6 milyon çiçeği dolaşır.

Bir peteği doldurmak için 100 milyon çiçeğin nektarını emer ve 100 bin km kanat çırpar

1 kg bal üretmesi için 8 kilo bal tüketir. Bunlar içinde koloninin dünya çevresini 6 kez dönmesi gerekir.

Arı ağırlığının 330 katı yük çeker

Arılar nektar ve polen toplarken gün boyu ilk olarak ziyaret ettiği bitki türünün dışına uğramaz.

                                                                                                          Serdar SARICI

NESLİN DEVAMI İÇİN KENDİNİ FEDA EDEN ERKEKLER

Neslin Devamı için Kendini Feda Eden ERKEKLER:

Erkek akrepler dişiyi cazip etmek için çeşitli figürlerle dans ederler. Bilim insanları yapılan bu dansın dişiyi etkileme oyunu olduğunu düşünüyorlardı. Ancak tam tersine çiftleşme sırasında dişinin kendisini yemesini önlemeye yönelik dikkat dağıtma oyununu sergilediğini buldular. Erkek ne kadar oyun oynasa da dişinin gazabından nadiren kurtulur. Çiftleşirken dişi tarafından sokularak öldürülür. Bundaki amaç ereksiyonun daha kuvvetli olması ve bol spermin dişi vücuduna alınması. Her şey yeni nesil için 🙂

Erkek Fare Üreme döneminde bir hafta boyunca yemeyi içmeyi düşünmeden DON Juan gibi bir dişiden diğerine koşar. Bir dişi ile birleşme yaklaşık 12 saat. sürer. Sonra diğer dişiyi aramaya gider. tüm hafta boyunca stres, açlık ve yorgunluktan vücuttaki proteinler sindirilmeye başlar ve ölür. Erkek farenin ölümü kötü gibi düşünebiliriz ancak öyle değil. Çünkü yetişkin bir farenin ölmesi doğan yavruların yaşama şansını arttırır. Her şey yeni nesil için 🙂

Erkek Arı: Bir kovanda yaklaşık 80 bin arı vardır. Bunun bir tanesi Kraliçe , 100- 150 tanesi Erkek ve geriye kalanlar işçi arıdır. Erkek arılar kraliçenin haremini oluşturur. Ancak kraliçe erkekleri has odasın da beklemez. Kolonin devamı için günde 1500 yumurtayı bırakması gerekir. Dolayısı ile durmadan kovanda dolaşır. Erkekler ise Kraliçe ulaşmak istiyorlarsa onu bulmak zorundadır. Onu bulan erkek ise İLK ve SON zaferini kazanır. Çünkü erkek arı çiftleştikten sonra ölür. Kraliçe aldığı spermleri özel kesede depolar. Başka erkek arılarla da kraliçe çiftleşir. Ancak erkekleri her zaman ki gibi hazin bir son beklemektedir. Kısaca; Her şey yeni nesil için 🙂

Peygamber Devesi: Avcı bir eklembacaklıdır. Dişiler erkeklere göre daha büyüktür. Genelde çiftleşme sırasında dişi erkeğin kafasını kopartarak öldürür. Daha sonra afiyetle yer. Böylece kaybettiği enerjiyi toplar. Erkekler çiftleşmeden nadiren sağ kurtulur.

Karadul Örümceği: İsminden her şey anlaşılıyor. Fazla söze gerek yok. Dişi erkeğinden yaklaşık olarak 3 kat daha büyük. Çok zehirli hayvanlar. Ağ kurarak avlanır. Ancak çiftleşmeden sonra erkeğin şansı hiç yoktur. Her şey yeni nesil için 🙂